20 Eylül 2016 Salı

31 Mart 1909 ayaklanması

Bir iktibas:

"En büyük islâm devleti olan Osmânlılara karşı son ihtilâli ingilizler hâzırladı. Merkezi Selânikde bulunan üçüncü ordunun bazı genç subayları, ingiliz câsûsları tarafından bol para ve makâm vaadleri ile aldatıldı. 7 temmuzda Şemsî pâşa, tegmen Âtıf tarafından vuruldu. Masonların ve yehûdîlerin idâre etdiği çapulcu ordusu, ingiliz ve fransız silâhları ile, İstanbula yürüdü. 23 temmuz 1908 de ikinci meşrûtiyyet i’lân edildi. Devletin idâresi câhillerin eline geçdi. Ehliyyetli kimseler zındanlara atıldı. Çoğu idâm edildi. 1915 ocak ayında Enver pâşa, rus hudûduna asker gönderilmesi için emr verdi. Tecrübeli subaylar, yollarda kar var, martdan sonra gönderelim dediler. Hayır, ben emr ediyorum, şimdi gidilecek dedi, bu subayları cezalandırdı. 86.000 asker Sarıkamışda donarak öldü. Her tarafda verilen, böyle ahmakca emrler ve idâmlar, milleti bıkdırdı. Pâşalar bu hâli anlayınca, canlarını kurtarmak için Avrupaya kaçdılar. Talât pâşa Berlinde, Enver pâşa 1922 de Rusyada, Cemâl pâşa Tiflisde öldürüldü. Enver pâşanın kemikleri 1996 da İstanbula nakl edildi."

Meşhur Dr. Rıza Nur da Sultan Abdülhamid'e karşı çıkanlardan; hatta hatıralarında Sultan Abdülhamid aleyhine yer yer ağır ifadeler var. Buna rağmen Cumhuriyet dönemini anlatırken şunları yazmaktan kendini alamamış:

"Hürriyet imha edildi. Yeni bir zulüm ve istibdad dönemi başladı. Bu zulüm ve istibdad Abdülhamid'inkinden de İttihadçılarınkinden de dehşetli oldu. Zavallı Hamid kaç kişiyi asmıştı. Hiç...Hele hiç hırsızlık etmedi, hiç fuhuş yapmadı, hiç israfta bulunmadı. Bilakis memlekette bunların önüne geçmeye çalıştı idi. Bu devre bakınca insan Abdülhamid aleyhine kıyam ettiğine utanıyor." (c.4, s.1503)

"İttihadçıların halini görünce Abdülhamid aleyhine çalıştığıma utanmış, ne büyük günah işlemişim demiştim. Bunu görünce Abdülhamid'e de İttihadçılara da rahmet okuyor, aleyhlerine çalışmakla ettiğim günahların affını Allah'dan diliyorum." (c.4, s.1513)

Bkz. Dr. Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım, Altındağ Yayınevi, İstanbul, 1967.






























Tarihçi Yılmaz Öztuna 23 Mayıs 2006 tarihli makalesinde diyor ki:

"31 Mart 1909 ayaklanması, BIS (British Intelligence Servis) tarafından tertiplenmiş, imparatorluk politikasında henüz çok toy olan İttihatçılar’a icra ettirilmiş, iğrenç bir eylemdir. Hedef, Sultan Abdülhamîd’i tahttan indirmekti. Maksat hâsıl oldu."

Sultan Abdülhamid'in Ruhaniyetinden İstimdad

Bundan 10 sene kadar evvel, bir forumda şunları yazmıştım:

Rıza Tevfik, Sultan Abdülhamid'e karşı çıkan kişilerden biriymiş; hatta, kendi ifadesiyle, 31 Mart komplosunu tertipleyenlerden biri. Seneler sonra Sultan Abdülhamid'den "özür dileyen" bir şiir yazmış. 

Necip Fazıl Kısakürek bu şiiri 1947'de Büyük Doğu’da yayınladığı için bir süre hapis yatmış.

 











7 Haziran 1947 Akşam Gazetesi (Kaynak: Mustafa Armağan)

Rıza Tevfik’in hastane yatağında şunları söylediği naklediliyor:

"Ben bu şiiri Türk milletine hakaret kasdıyla değil, tamamıyle aksi olarak, Türk milletini ölüme götüren bir zümreyi teşhir ve Abdülhamid Han'a edilen iftiraları tesbit gayesiyle yazdım. 31 Mart vakasını tertiplediği isnadı altında tahtından alaşağı edilen büyük hükümdar, bu isnadla, sade iftiraların değil, tertiplerin de en hainine hedef tutulmuştur. 31 Mart'ı tertipleyen İttihatçılar ve bu işe memur edilenler arasında bizzat ben varım. 31 Mart'ı kışkırtma ve körükleme işini Selim Sırrı ile Rıza Tevfik idare etti. Hasta yatağımdan söylediğim bu sözlere tarih kulak kabartsın."

Bkz. Ahmet Kabaklı, Temellerin Duruşması, Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları, 15. Baskı (1992); s.140.


 




















Şair: Rıza Tevfik